Saturday, April 5, 2014

Utanma!







Kalbimin tam karşısında duran için


Kapı içinde kapı,kapıların içinde oda odaların içinde başka kapılar.

Bunların ucu başka yollara her biri başka zorluğa çıkarır seni.

Büyüklüğü belli değil başı var sonu belli değil.

Böyle bir hal içinde yürüyorsun.

Kimi zaman dünyanın içinde tek başınaymışcasına kimi zaman kalabalığın içinde daha kalabalıkmışcasına kimi zaman sessizliğin içinde atamadığın çığlık,uzanamayan ellerin sana doğru sallandığını gördüğün halde her birinin soğukluğu dünyaya dalmışlığı ve belki de bu labirent ve çaresizlik gereği uzaklar,saplar,uzanamazlar ve kesikler.

Bir ileri gitsen iki geriye atar seni sabah.

Gece olur bir ileri daha gitmeye niyetin doğsa da günün ilk ışıklarıyla yok etmek için avucundaki ve kalp köşelerindeki son umudu delicesine çaba arf eden sebeplerin başarısını görmek nasıl bir duygu?

Boşa koysam olmaz doluya koysam almaz mantığı ve hesabını yap dur.

Günbegün..aylarca bazen ve nihayet yıllarca yavaş yavaş Allah'ın parmak uçlarında olan kalbin döndürülüp durmaktadır.

Senin için yazılanı ve takdir edileni kabullenmektir en zor olan.

Senin için uygun olanı budur gerçeğini nasıl yutabilir insan?

Rıza bayram sabahı içi zehir dolu bir kuyuya atılmaktır.

Çaresizliğin gözlerine iner önce sonra kalbine iner sonra aklına yükselir sonra mantık gömleğini zorlar,düğmelerini bir bir koparır.

çaresizlik tellere asar rüzgarda bırakır yağmurları yağdırır üzerine.

Tüm bunların içinde sen gömlek olduğunu beyaz renkte olduğunu böyle olup böyle kalman gerektiğini an gelir,unutursun.

An gelir bir silme bezinden yoktur farkın,senin kendi gözlerinde.

An gelir,ayaklarını yürüten hiç bir güç yoktur.

Hiç bir hareket hiç bir ses hiç bir heyecan havalandıramaz cismini.

Cismin kalbin,kalbin kul,varlığın gömlek konumun ve bulunduğun yer asılı vaziyette kurumaya belki de daha çok ıslanmaya rüzgarla dövülmeye bırakıldığın iptir.

Mantık kalıbı kırılmış.

Akıl kalıbı kırılmış.

Sebep kalıbı kırılmış.

Anlamlandıramamak,netleştirememek,yüzeye çıkamamak ve nerdeyse dibe batmak için bazen kendini bıraktığın sadece bir saniyeliğine bile olsa ipten düşmeyi arzuladığın anları yaşıyorsun.

Kıyas,çaresizlik,umutsuzluk,bıkkınlık,bitkinlik,tükenmişlik.

Onurunu,şerefini,saygını ve değerini sıfırlayan tehlikeli duygular karışımını sıklıkla ilaç gibi takdir edilen dozda alırsın.

Sana bakan gözlere gerçeği söylemek,gerçeği onların anlayacağı şekile anlatmak,anlatılanı bir mantığa sokmak kolay mı?

Senin dahi çözmeye zorluk çektiğini,elleri ellerinde kalbi kalbinin üstünde duran gözlerin sahibine bu durumu açıklamak kolay mı?

Yavrum,bunun adı imtihandır!demek ne kadar güç ne kadar olgunluk ne kadar adamlık gerektirir?

Azalanı ve bitenleri,yerine yenileri alınamayanları,sıradan ve varlığı alışılmış nimetlerin yokluğunu nasıl izah edersin?

İmtihan yavrum!..

Seninle yürüyeni,seninle yol alanı senle beraber büyütür,olgunlaştırır zorluklarla yetiştirir böyle zamanlarda Allah.

Kanaati sana cümlelerle değil duygularla canlı örneklerle öğretmen için malzeme verir.

Aylarca,yıllarca ve bol miktarda.

Utanıyorum dedirtemiyor,çekiniyorum dedirtemiyor sana.

Demiyorsun,söylemiyorsun,susuyor ve içmeye çekmeye devam ediyorsun.

Ta ki ilk ışıkları görünene kadar tekrar tünelin.

Son ışıkları ve son adımlarını yürüdüğünü fark edene kadar sen,aklından çok kalbine,kalbinden çok gözlerine,ellerine,dizlerine alnını koyduğun seccadene yaz ve kazı bunu:


Allah'ın Sana verdiği İmtihandan Utanma!













No comments:

Post a Comment